İhanete Uğramış Dâhi – Nicola TESLA

130209tesla-229x300

 

Aşağıda Nicola Tesla hakkında Popular Science ve Geo Dergilerinden derlediğim yazıyı paylaşıyorum. Özellikle Popular Science Dergisindeki yazı çok çok ilginizi çekecektir. Yazıyı okuyunca elektriği Edison’un, telsizi Markoni’nin ve röntgen ışınlarını William Röntgen’in bulmadığını göreceksiniz. 

Geo Dergisinde Yayınlanan Yazı:

 

Tüm zamanların en büyük mucitlerinden biriydi. 1885 yılında ABD’ye göç eden Sırp asıllı Hırvat Nikola Tesla, rakibi Thomas Alva Edison kadar patent kaydettirdi. Ama fikirlerinin hak ettiği karşılığı asla alamadı. Tesla tekrar tekrar maddi kazancından edildi. Tam da bu yüzden bugün neredeyse kültleşti.

ABD’ye göç eden Sırp asıllı Hırvat Nikola Tesla, 1891 yılının bir akşamı gösterisini parmaklarını şıklatarak başlatıyor: Akabinde elinde kızıl bir ateş topu beliriyor. Uzun boylu adam alevleri sakince önce beyaz frakı, sonra da ortadan ayırdığı siyah saçları üzerinde gezdiriyor.

Büyücü sonunda gizemli alevi izleyicilerin şaşkın bakışları arasında bir ahşap kutuya kaldırıyor. “Şimdi size günışığı yaratacağım” diye sesleniyor Tesla. New York’taki South Fifth Avenue’da, aslında laboratuar olarak kullandığı gösteri salonu mucizevi bir ışığa boğuluyor. Mucit şimdi de bir elektrik üretecine bağlı platforma atlıyor. Ayar düğmesini, bedeni iki milyon voltluk bir gerilimle yüklenene dek çeviriyor. Deşarj olan elektrik cızırdayarak tüm bedenini sarıyor. Ellerinden şimşekler ve alevler fışkırıyor. Tesla gerilimi sıfırladığında çevresinde hâlâ mavimsi bir halenin parıldadığını hatırlayacaktır bazıları.

“Elektriğin büyücüsü” New York’un sosyetesini sahne şovlarıyla büyülemeyi ve gazetecilere geliştirdiği elektrik sisteminin ne denli güçlü ve güvenli olduğunu göstermeyi seviyor. Gösterileriyle, nereden bakarsanız bakın, aslında bütün dünyanın elektriğe kavuşturulması savaşının propagandasını yapıyor.

Bu Tesla’nın aynı zamanda (isteksizce de olsa) kendisi kadar şöhretli başka bir mucide karşı verdiği bir savaş. Söz konusu adam, mizacı itibariyle Tesla’nın tam zıddı bir yapıya sahip: Thomas Alva Edison – fütursuz, kurnaz ve girişimci.

Amerikalıya göre Tesla bir “bilim şairinden” başka bir şey değildir; bir teorisyen ve fikirleri “müthiş ama son derece yararsız ” olan şanssız bir zanaatkâr. Edison, bir buluşun değerini, şirketine sağladığı kârla ölçer. Oysa Tesla sadece parayla ilgilenmez.

Ona göre bir buluşun değeri, doğa güçlerini insanlığın yararına dönüştürebilmesiyle ölçülmelidir.

Elektrik için verilen mücadeleyi Tesla kazanacak. Yine de -hayatında hemen her zaman olduğu gibi- bu mücadeleden mağlup ayrılacak. Ne var ki günümüzde bile insanları hâlâ büyüleyen bir mağlup olarak: Hakkındaki internet sayfaları ve kitapların sayısı gün geçtikçe artıyor, “YouTube” sitesinde Tesla videoları izleniyor, bir rock grubu adını Tesla’dan alıyor ve “Google” kurucularının desteklediği bir elektrikli otomobil üreticisi kendine “Tesla Motors” adını seçmiş.

Elektriğin gizemli gücü Nikola Tesla’yı henüz çocukken avucuna almış. Sırp ana-babadan 10 Temmuz 1856 günü, Hırvat köyü Smiljan’da doğan bu çocuk sık sık göz kamaştırıcı şimşekler görür. Tesla daha sonra otobiyografisinde o günleri şöyle anımsıyor: “Bazen çevremdeki bütün hava canlı alev dilleriyle kaynıyordu.” Bu deneyimler sıklıkla içsel imgeleri de tetikler. Tesla’nın zihinsel gözünde odalar ve eşyalar canlanır; görüntüler o kadar canlıdır ki, hayal ile gerçeği ayırt etmekte güçlük çeker. Ama zamanla bu görsel imgeleri kontrol altına almayı öğrenir. Düşüncelerinde uzak şehirlere ve ülkelere gider, zihninde insanlarla sohbet edip arkadaşlıklar kurar. Tesla 17 yaşındayken “ciddi olarak icatlarla ilgilenmeye” başladığında, muhayyilesinin gücü ortaya çıkıyor: Cihazlarını geliştirmek için modellere, çizimlere veya deneylere ihtiyaç duymaz – buluşlarını yaparken yaratıcı sürecin tümünü zihninde takip eder. Araçları zihninde inşa eder, kusurlarını düzeltir, çalıştırır. “Bir türbini zihnimde ya da atölyemde çalıştırmışım, benim için hiç fark etmiyor” diye yazıyor. “Çalışırken dengesizleştiğini bile algılayabilirim.”

Yazı: Rainer Harf
Kaynak : GEO Türkiye dergisinin 48. sayısı

 

Popular Science Dergisinde Yayınlanan Yazıdan;

9 TEMMUZ 1856`da Hırvatistan’da doğdu. ilk gençlik yıllarında bilime merak salmış, sırf bilimsel makaleleri ayrıntılarıyla takip edebilmek adına bildiği lisanlara yenilerini de eklemiştir. Prag Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda Sırpça, Çekçe, Macarca ,Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı ana dili gibi kullanabiliyordu. Daha sonra bu dillere Sanskritçeyi de ekledi.

26 yaşında Budapeşte’ye taşındı ve Budapeşte telgraf ofisine şef elektrikçi olarak atandı. O yıllarda pek de verimli olmayan doğru akım sistemi kullanıyor, bu nedenle elektrik her yere ulaştırılamıyordu. Yani dünyanın büyük bir bölümü hala mum ışığına mahkumdu. Çok uzun bir süre bu konu hakkında gece gündüz düşünmüş sağlığını bile tehlikeye atacak kadar uykusuz kalmıştı . Bir gün arkadaşı Anthony Szigety ile birlikte parkta yürürken aklına muhteşem bir fikir geldi: alternatif akım .

Szigety o anı şöyle tarif edecekti ; sadece gün batımını izliyor ve Gethe’nin Faust`undan bir pasajı okuyordu. Ve bir anda eline aldığı sopayla toprağın üstüne bişey çizmeye başladı. İşte o anda Tesla’nın zihninde alternatif akım motorunun şeması belirmişti! Dahası o fikir sayesinde yakın bir zamanda tüm gezegen hem zihinsel açıda hem de gerçek anlamıyla aydınlanacaktı. Aslında o gün keşfettiği şey dönen manyetik alan adı verilen bir sistemdi. Günümüzde kullandığımız teknoloji tamamen bunun üzerine şekillendi. Bu adam dünyayı aydınlatmayı kafasına koymuştu bir kere. Üstelik henüz ampul keşfedilmemişti. Fakat Avrupa’da bu muhteşem keşfin değerini anlayabilecek kimseyi bulamadı. 1893 yılında alternatif akım motorunun patentini alarak Amerika’ya doğru yola çıktı. Bu yolculuk bir anlamda kendisinden sonraki yüzyılın bilimsel ve teknolojik gelişimini şekillendirmeye başlayacağı zamana atılan ilk adımdı.

20. yüzyılda bilimin şahlanmasının başlıca nedeni olan Tesla, evrenin tıpkı bir senfoni gibi farklı oktavlarda hareket eden enerji dalgalarında oluştuğunu tarif ediyordu. Günümüzde hala elektriğin ne olduğu tam olarak bilinmiyor. Onu kullanıyor fakat neden var olduğunu henüz çözemiyoruz. Oysa Tesla onu kimsenin başaramadığı bir düzeyde anlamış ve onu bir orkestra şefi gibi yönetmişti. O kesinlikle elektriği bizim bildiğimiz şekilde kullanmıyordu. Buna ışıyan enerji adını vermişti ve şüphesiz bir çok gizemi de olan bu güç onun en büyük keşfiydi.

Nikola Tesla, insanlığa farkında bile olmadıkları şeylerin gücünü anlatmaya çalışan büyük bir bilim adamıydı. Çoğunluklada yaşadığı zamanı es geçerek gemisinin pruvasını geleceğe çeviriyor, mesajlarını bir asır sonraki insanlara veriyordu. Onu gerçekten anlayıp buluşlarının kıymetini taktir edebilecek olanlara

SINIRSIZ ENERJİ

Nikola Tesla, tıpkı Leonarda Da Vinci gibi ilhamını doğadan alıyordu.
Hayatını adadığı hayallerinin başında ise yenilenebilir ya da sınırsız enerji üretilebilecek bir mekanizma yapmak vardı. En büyük hedefim elektrik dalgalarını HAVADA İLETEBİLMEK diyordu her seferinde. Güç elde etmek için fosil yakıtların kullanıbilmesi ise ona göre barbarca bir uygulamaydı. Bu yakıtlar yüzünden yaşadığımız gezegene geri dönüşü olmayan büyük zararla vermeye başladığımızın daha o zamanlar farkına varmıştı. Geçtiğimiz yıllarda birleşmiş milletlerin Kyoto`da gerçekleştirdiği çevre konferansında Tesla`ın projeleri, global ısınma ve çevre kirliliği karşısında tek çözüm olarak kabul edildi.

1890 yılında elektiriği kablo kullanmadan ileterek ampulleri yakmayı başardı. Dokuz yıl sonra yaptığı başka bir deneyde 40 kilometre uzaklıkta bulunan 200 ampul ve bir elektrik motorunu aynı yöntemle çalıştırmıştı. 2007 yılında dünyanın en ünlü üniversitesinden Mit`de (Massachusetts lnstitude of Technology) büyük dehalar olarak kabul edilen bir gurup bilim insanı, tıpkı Tesla gibi elektriği sadece birkaç metreye kablosuz aktarmayı deneyip başarısız oldular. Her ne kadar günümüz teknolojisi böyle bir şeyi başarabilmek için yeterliymiş gibi görünse de ellerinde Tesla`nın bunu nasıl yaptıığına dair hiçbir şey bulunmuyordu. Nikola Tesla deneylerinin tüm detaylarını çizimlerine dökmez, bir kısmını beyninde korurdu. Özetle, hala kimse bunu nasıl yaptığını bilmiyordu.

Tesla, enerjinin iyonosfer tabakasından iletilmesi gerektiğini düşünüyordu. Çünkü atmosferin bu bölümünde haya daha az yoğun, dolyısıyla daha iletkendir. İşte böylece yeni bir maceraya atılarak elektriğin atmosferde yayılmasının yollarını keşfetmeye soyundu. Kötü hava koşullarıyla ünlü Colorado Springs bölgesine yerleşti. Burada uzun bir süre boyunca yıldırımları izledi ve enerjinin, atmosfere gerek kalmadan dünya üzerinde de iletilebileceğini anladı. Bu süreci takip edebileceğini biliyordu. Ve gerçekden de ilk deneyinde çok büyük bir yıldırım üretti. Ancak deney esnasında yaşadığı bölgenin civarında geniş çaplı bir etki oluşmuştu, yakınlardaki tüm kasabalar müthiş bir gürültüyle aydınlanmıştı. Sonuçta aşırı yüklenme nedeniyle tüm bölgedeki elektrik sistemi çöktü.

ROBOTLAR

Aslında marconi radyo telsizini tanıtmadan yıllar önce tesla New York’ta bir havuzda radyo kontrolü bir oyuncak tekneyi yüzdürmüş, tüm gazeteler bu müthiş deneyden bahsetmişlerdi. New York Times`a verdiği ropörtajda bu robot ırkının ilk örneğidir, insanların yorucu işlerini yapacak mekanik aletler bunlar demişti. Artık kablosuz uzaktan kumanda tekniğinin patenti de ondaydı.

Bu icat gerçekten robotik bilimin başlangıcı sayılmaktadır. Günümüzde insansı robotlar olarak adlandırdığımız, kolları ve bacakları olan mekanik aletler fikri de ilk ondan çıktı. Hatta notlarında, bu aletlere sensör ekleyerek kendi kendine haraket edebilecek düzeye getirilebileceğini bile anlatmıştı.

RADYOYU KİM İCAT ETMİŞTİ

Marconi mi? Evet, İtalyan mucit Guglielmo Marconi radyoyu icat ettiği için 1909 yılında Nobel fizik ödülüne layık görüldü. Peki bu icat için çalıştığı her şeyin daha önce Tesla tarafından bulunduğunu biliyor muydunuz? Patentlerinin birçoğunun peşinde koşmayan, bu konuda hiçbir hırsı bulunmayan Nikola Tesla ise onun için şöyle söylüyordu`, Marconi iyi bir dost, 17 adet patentimi kullanıyor bırakın devam etsin.

1895 yılıda 80 kilometrelik bir mesafeye dünyanın ilk radyo yayınını yapmaya hazırlanıyorken,
laboratuarında çıkan bir yangın yüzünden üzerinde çalıştığı her şey kül oldu bu yangınla birlikte birçok teorisini askıya almak zorunda kaldı.Hatta yeni finanslar aramaya başladı. Guglielmo Marconi ise çok başarılı bir bilim insanı ve Tesla`nın hem yakın arkadaşı hem de öğrencilerinden biriydi. Ama Teslanın hiç umursamadığı bir şeye sahipti .O da Edison ve diğerleri gibi oldukça iyi bir işadamı olmakla övünüyordu. Radyo sayesinde kısa bir sürede kendisine çok büyük bir servet yapmış olan Marconi, hayata veda ederken çağının en büyük multimilyarderinden biriydi. Oysa Tesla radyo vericisini geliştirirken Marconi sadece ona asistanlık yapıyordu. Sonunda Marconi hem patenti, hem de bu keşif için uygun görülen Nobel ödülünü almış olsa da Tesla’nın ölümünden birkaç ay sonra Marconi’nin patenti iptal edilerek gerçek sahibine geri verildi.

GİZEMLİ TESLA

NİKOLA TESLA günde sadece iki saat uyuyan, sürekli çalışan, hayatını bilime adamış bir dahiydi. Bugün birçoğumuz banka şifrelerimizi bile unutuyorken, o okuduğu tüm kitapları ezberliyor, gerektiğinde koca kitabı zihninde tekrar edebiliyordu. Bilimle o kadar meşguldü ki iki metre boyunda yakışıklı bir dev olarak kadınlar arasında çok popüler olmasına rağmen böyle şeylere ayıracak zamanı yoktu. Yaşadığı devrin çok ötesinde bir zekaya sahip olduğu için yaptığı icatlar da hep geleceği işaret etmekteydi. Çoğu icadının gerçek değeri ya da o zamanlardaki pratik kullanım alanları hiçbir zaman anlaşılamadı. Uzay ve zaman, onun için bambaşka şeyler ifade eden iki sözcüktü. Ne uzayın ne de zamanın ne de kuralları ona engel olamıyor, bu kuralları süpürüp attığı gibi daha ileriye giderek evrenin doğasına ait gizemleride keşfetmeye çalışıyordu. Manyetik alanları anladığında yüksek voltaj kullanarak uzay ve zamanı değişime uğratabildiğini görmüştü. Asıl hedefi diğer boyutlara kapı açabilmekti. Yani zaman yolculuğundan bahsediyordu. Bir deneyin yaşanan kaza sonucunda yanlışlıkla 3.5 milyon voltluk elektrik akımına tutulmuş. Bir süre bilincini yitirmişti. Tabi dışarıda izleyenler öyle söylüyorlardı. Aslında olan şuydu vücudundan geçen akımın etkisiyle yankısal elektro manyetik yüklemeye maruz kalmıştı. Durumunu kendi sözleriyle şöyle ifade ediyordu; bilincimi yitirmedim. Aksine kendimi geçmiş, bugün ve geleceği aynı anda deneyimlerken buldum. Ona göre bedeni şuursuz ve haraketsiz bir halde yatarken aslında zihni zaman çizgisinin dışına taşmıştı. Böylece yüksek gerilim ve frekansın bilinmeyen yönleriyle ilgilenmeye, kozmik yapının tehlikeli boyutlarına doğru kaymaya başladı. Sonrada yaptığı bazı deneylerde, vücudunda 10.000 bin volt elektrik geçirerek elinde tuttuğu ampulü yakabildiğini gösterdi. Deney sırasında yüksek frekans cihazlarını kullanıyor, diğer eli de çoğunlukla cebinde duruyordu. Cebindeki elin sırrı hiçbir zaman çözülemedi. Bilimsel keşiflerin öylesine farklı şekillerde sergileniyordu ki, onu izleyenler için bu deneyler halka açık bir şov niteliğindeydi. Yaşadığı elektrik yüklenmesi sonrasında zihnin gizemlerini de anlamaya başlamıştı. Sonraki yıllarda beyinden yayılan alfa, beta ve teta dalgalarını keşfetti. İnsanların bir enerji kaynağı olduğunu ve bu alanın gücünün arttırılabileceğini söylüyordu. Hatta bunun nasıl başaracağını da anlattı.

İNTERNET

New York’ta yaşadığı yıllarda günümüzün internet teknolojisini işaret ettiği global kablosuz iletişim projesiyle yakından ilgileniyordu. Sadece sesin değil görüntü ve bilginin de çok uzaklara aktarabileceğini anlamıştı. Uzak mesafe telefon görüşmeleri müzik ,haberler görüntü iletimi ve hatta askeri iletişimin bile bu şekilde transfer edileceğini anlatıyordu. Bu çılgınca fikri nedeniyle yine herkes onun delirdiğini düşünüyorken kendisine yatırım yapmayı kabul eden J.P. Morgan yöneticisine şöyle söylediği rivayet edilir; bu teknoloji tam olarak uygulanabildiğinde dünya her yere yanıt verebilen dev bir beyne dönüşecek.

TESLA DÜNYAYI OYNATIYOR

New York’ta J.P Morgan sponsorluğunda deneylerine devam ederken dünyanın rezonansıyla aynı frekansta titreşen buharlı bir osilatör icat etti. Evet dünyanın rezonansını da biliyordu. Bunun onaylanması Tesla’nın hesaplamalarından 50 yıl sonra gerçekleşti Tesla osilatörü sayesinde öyle yüksek gerilimler elde etti ki yaptığı deneyler sırasında yaşadığı mahallede depremlere sebep oldu. Hatta bazı evlerde eşyalar esrarengiz biçimde havalandı. Osilatör deneyi ile dünyayı gerçekten ortadan ikiye bölebilirdi. Bu icat günümüzde yapay depremler üretmek için kullanılan harp teknolojisinin atası sayılıyor.

PHILEDELPHIA DENEYİ

NEW YOKTA yarattığı depremler sonrasında amerikan hükümeti, onun güçlü imha silahları üretebilecek bir beyne sahip olduğunu anlamıştı. Aslında Tesla’nın böyle bir amacı yoktu. O sadece zihninde gördüklerini insanlara hediye ederek güzel bir gelecek kurmayı istiyordu. Fakat hükümet yetkilileri onu gözetim altında tutarak kendi gizli silah projelerinde çalışması için zorladılar. Amaçları
da görünmezlik etkisi yaratacak bir bir cihaz geliştirilmesiydi. İkilinin gerçekleştirdiği ilk görünmezlik deneyi başarısız oldu. Ancak 1943 yılında hiçbir yanılsama yönetimi olmaksızın bir deniz altıyı içindeki personeliyle birlikte kaybetmeyi başardılar. Üstelik radar bile onu göremiyordu. Deneyin tüm detayları Amerikan hükümeti tarafından gizlendiği için bunun nasıl başarıldığı konusu günümüzde bile gizemini korumaya devam ediyor. Bu deneyin insanlara zarar vereceğini anlayan Tesla projeden hemen ayrılmış ve çok geçmeden oldukça şüpheli bir ölümle hayata gözlerini yummuştu.

RÖNTGEN

Röntgen olarak kullanılan x ışınları da aslında yaygın olarak bilinenin aksine Wilhelm Conrad Röntgen’in değil Nikola Tesla’nın keşfiydi. Çevresindeki herkes bu icadın görme engellerini tedavi edebileceğini sanmıştı ama o her fırsatta büyük bir duyarlılıkla bunun mümkün olamayacağını x ışınlarının sanıldığından çok daha tehlikeli olduğunu anlamıştı. Bu yüzden medikal uygulamalar için gelen teklifleri reddetti. Edison x ışınlarını test etmek için insan denekler buldu ve üzerine o kadar çok radyasyon verdi ki deneklerin çoğu bazı organlarını kaybetti. Bu deneyler sırasında kendisi de aşırı radyasyon yüklenmiş ve kansere yakalanmıştı. Onunla tanıştığı günden itibaren Tesla`nın projelerini karalamak için büyük çaba sarfeden Edison kaderin büyük bir cilvesi gibi yine Tesla`nın bir keşfiyle ilgili gizli deneyler yaparken bir anda kendi sonunu hazırlamış oldu.

BEYAZ GÜVERCİN

Yüzlerce patenti ve günümüz biliminin gelişmesini sağlayan icatlarına rağmen tarihin gördüğü bu en zeki adam asla meslektaşları gibi zengin olamadı. O kendisinden çok sonra gelecekk olan nesillerin anlayabileceği icatlarla uğraşıyordu.Tesla devrim niteliğinde buluşlar yapıyor ve gerçekten anlaşılmasını ya da takdir edilmesini beklemiyordu. O insanlara sınırsız enerjiyi hediye etmek isterken meslektaşları ufak buluşlardan çok para çıkarmak niteliğindeydiler.Hiç bir zaman para hırsına tutulmadı.Cebinde ne varsa labaratuvarına harcıyordu.Bu konuyu kendi sözleri ile şöyle ifade ediyordu.”Para insanların kendine biçtiği kıymete haiz değildir, benim bütün param deneylere yatırılmıştır.Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insan oğlunun yaşamını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum”. Hayatı 86 yaşındayken New York’ta bir otel odasında sonlandı. Bir gazeteye yaptığı son röportajında yaşadığı mistik sorunu şöyle anlattı;
Yıllardır g
üvercin besliyorum binlercesini besledim ama bir tanesi vardı ki hepsinden farklıydı sagece kanatlarında açık gri olan bembeyaz çok güzel bir kuş. Bir dişi nerede görsem tanırım onu görmek istediğimde sadece bunu düşünmem yeterli olur nerede olursam olayım yanıma gelir. O güvercini seviyorum hatta bir adamın bir kadını seveceği gibi

Yaşamı boyunca kendisine verilen tek gerçek ödül 1915 yılında Edison ile paylaştığı Nobel olmuştu. Ancak Tesla ödülü kabul etmedi. Daha sonra kaderin cilvesi gibi Edison madalyasına layık görülmüş ama bunu da reddetmişti. Buluşlarını geleceğin insanlarına ithaf eden bu büyük dahinin anlaşılabilmesi için tam da ön gördüğü gibi aradan yüz yıl geçmesi gerekti Tesla hiçbir kehanetinde yanılmadı. Dev bir beyinle bir birine bağlı olan geleceğin insanları gerçeği ortaya çıkardı ve herkesin değerini gösterdi “İNSAN İMKANSIZI BAŞARABİLİR” sözü yetersizdi. Çünkü insan imkansızın ötesine ulaşabilir demişti bir keresinde. Tarihte bunu başaran yegane bir insan olarak hatırlanması onun en büyük onur ödülü oldu.

Kaynak : Popular Science Ağustos 2013, sayfa 61-69

 

Bir Cevap Yazın